Her Şampiyonlar Ligi maçını ağzımız açık izliyoruz. Hayret ediyoruz bu arenadaki tempoya.
İlk düdükle başlayan heyecan fırtınası dakikalar ilerledikçe daha da artıyor.
Yoksa bunlar uzaylı mı? Başka gezegenden gelmiş olabilirler mi?
Tabi ki hayır.
Onların bu hırsı, isteği futbola olan saygılarından. Tonla para ödeyip tribüne gelenlerin ne istediğini çok iyi biliyorlar. Akıllarında sadece futbol var.
Yok ilk maçta şöyle avantajlı skor aldım yerde yatayım, yok golü buldum zaman geçireyim diye bir düşünce akıllarının ucundan geçmiyor.
Bu kez iki dev Manchester City ile Real Madrid düellosundaydık.
Bir tarafta taktik deha Guardiola’nın Manchester City’si karşısında kazanma ustası, kurt İtalyan Ancelotti vardı.
İlk maç 3-3 eşitlikle sona ermiş, bizi mest etmişlerdi.
Etihad Stadı’ndaki rövanşta da hop oturduk hop kalktık.
Ev sahibi City maça iyi başladı, ama golü bulan konuk Real Madrid oldu.
Dakikalar 12’yi gösterdiğinde harika bir atak geliştiren İspanyol devi; Rodrygo ile öne geçti.
19. dakikada Haaland’ın kafa vuruşunda top direkten döndü. Pozisyonun devamında Bernardo Silva zoru başardı, atamadı.
İkinci yarı tamamen Manchester City’nin baskısıyla geçti. Real Madrid sadece 1 şut atabildi, korner kullanamadı.
Beklenen gol 76’da geldi. Soldan içeri çıkarılan topu Rudiger, Kevin de Brune’ün önüne al da at dercesine bıraktı, o da affetmedi.
90+5’te 15. kornerini kullanan, kendi adına Şampiyonlar Ligi rekorunu kıran Manchester City bunda da golü bulamayınca 90 dakika 1-1 bitti, uzatmalara geçildi.
İki takım da öyle bir tempo yapmıştı ki uzatma bölümünü adeta dinlenerek geçirdiler. 1-1’lik skor değişmedi, yarı finale yükselen takımı penaltı atışları belirledi.
Haaland, Kevin de Bruyne ve Akanji gibi topa iyi vuran isimleri kenara alan Guardiola belki de sonunu kendi hazırladı.
Bu isimlerin yerine girenlerden Kovacic çok kötü bir penaltı attı, Manchester City’nin kaderini belirledi.
Real Madrid yarı finalde Bayern Münih’in rakibi olurken, Manchester City elenmekten kurtulamadı.