Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. 15.45’de Beştepe’de başlayan toplantı sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;
Kabine toplantımıza katkı veren tüm bakanlarımıza ve bürokratlarımıza teşekkür ediyor. Aldığımız kararların ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bölgemizde her gün bir yenisi patlak veren krizlere rağmen Türkiye’nin refahı, huzuru, güvenliği için koşturmaya devam ediyoruz.
‘KÜLLİYEMİZİN TÜM ÖĞRENCİLERİMİZE HAYIRLI OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM’
Yine açılışlar, toplantılar ve ziyaretlerle dolu bir üç haftayı geride bıraktık. 13 Eylül tarihinde mensubu ve mezunu olmaktan her zaman iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin açılışını gerçekleştirdik. Marmara Denizi’ne hakim iki buçuk hektarlık arazi üzerinde toplam 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz külliyemizin üniversitemize ve tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bir buçuk asra yaklaşan tarihinde Türkiye’ye büyük hizmetlerde bulunmuş nice insan yetiştiren Marmara Üniversitesi’nize böyle bir eseri kazandırmak şahsım için ayrı bir bahtiyarlık kaynağıydı. Bugün bir kez daha üzerinde hakkı olan hocalarımı şükranla iad ediyor, vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler niyaz ediyorum.
‘BALKANLARDA BARIŞTAN YANAYIZ’
Yine bu vesileyle yeni akademik yılda tüm hocalarımıza ve üniversite öğrencilerimize üstün başarılar diliyorum. Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Deniz Beceroviç’in ülkemize yaptığı çalışma ziyareti oldukça verimli geçti. Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren üst aklın son aylarda Balkanlarda da toplumsal fay hatlarını kaşıdığını görüyoruz. Ayrılıkçı gündemlerin körüklenmesinin gerisinde hangi niyetlerin olduğu bellidir. Türkiye olarak biz Balkanlarda özellikle de Bosna Hersek’de barıştan, huzurdan ve istikrarın korunmasından yanayız. Bu konudaki hassasiyetimizi Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir İzzet Begoviç’e de geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ifade ettim. İnşallah bundan sonra da Boster Hersek’in yanında olmayı sürdüreceğiz. Bu sene Peygamberimiz ve şahsiyet inşası temasıyla idrak edilen Mevlid-i Nebi haftasında Diyanet Camiamızla bir araya geldik.
’28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİN YANSIMASI’
Rabbim, bizlere son nefesimize kadar Resulullah Efendimizin izinden yürümeyi, O’nun örnek hayatı ve ahlakıyla şahsiyetimizi şekillendirmeyi nasip eylesin, diyor. Ülkemizde ve dünyanın farklı köşelerinde, irşad faaliyetlerinde bulunan, din-i mübin İslam’ın yayılması ve yaşanması için mücadele eden, iman kalesinin muhafızları olarak gördüğümüz tüm hocalarımıza şükranlarımı sunuyor, kendilerine Mevla’dan muvaffakiyetler diliyor. Burada bir hususu özellikle dikkatlerinize getirmek istiyorum. Son yıllarda, bilhassa 15 Temmuz gecesi sergiledikleri yürekli duruş akabinde, Diyanet Teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. 28 Şubat döneminden gayet iyi hatırladığımız faşizan manşetlerin tekrar atılmaya başlanması, bu linç kampanyasının bir parçasıdır. Ellerine geçirdikleri her fırsatta manşetleriyle darbecilere selam çakanlar, bakıyorsunuz bugün de 28 Şubat zihniyetini, başörtülü, çarşaflı, sakallı, cübbeli diyerek yeniden horlatmaya çalışıyorlar. Yıllarca millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının hayatın bütün alanlarında görünür olmasından rahatsızlık duyuyor, milletimizin bazı kesimlerini adeta öcü gibi göstermeye kalkıyor.
‘KİMSE O KARA GÜNLERİ GERİ GETİREMEZ’
Şunun bilinmesini istedim. Bu devlet, hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir. Devletin sahibi hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun, 85 milyonun tamamıdır. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin belli kurumlarına giremediği dönemler artık sona ermiştir. İnsanımızın başörtüsünden, saçından, sakalından, çarşafından dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü günler artık mazide kalmıştır. İnsanımızın takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, inançlı inançsız diye ayrımcılığa uğradığı günler artık geride kalmıştır. Sırf başındaki örtüsünden dolayı annelerin çocuklarını lojmanlarda ziyaret edemediği, yemin törenine dahi katılamadığı o kötü günler artık tamamen geride kalmıştır. Bir kez daha açıkça ifade ediyorum, bu makamlarda olduğumuz müddetçe Allah’ın izniyle hiç kimse o kara günleri bir daha geri getiremeyecektir. Bedel ödeyerek milletimize kazandırdığımız hak ve hürriyetlerin vesayet heveslileri tarafından gasp edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Demokrasiyi hazmetmekte sorunu olanlarla da mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar devam ettireceğiz. Aziz milletim, adalet hizmetlerinde ülkemizi hak ettiği yere getirmek için yoğun gayret sarf ediyoruz. 23 yıldır güven veren ve erişilebilir adalet hedefimizden asla kopmadık. 2002 yılında 9 bin civarında olan hakim savcı sayımız 15 Temmuz’da yaşadığımız ihanete rağmen yaklaşık 3 kat artışla bugün 25 bini geçti. Nicelikle beraber niteliğin de arttırılmasına öncelik veriyoruz. İlk kez bu sene uygulamaya geçirdiğimiz yardımcılık müessesesiyle hakim ve savcı adaylarımızın usta çırak ilişkisi içinde mesleğe daha donanımlı bir şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz. Yeni modelle akademideki eğitimlerine başlayan 1076 hakim ve savcı yardımcımızı tekrar tebrik ediyor, hepsine başarılar diliyor. Bağımsız, tarafsız, adil ve etkili bir yardım sisteminin kökleşmesi için bundan sonra da çalışmayı sürdüreceğiz.
‘GÜVENLİK KUVVETLERİMİZLE GURUR DUYUYORUZ’
İnfaz sistemiyle ilgili zaman zaman medyaya da yansıyan bazı tartışmaları yakından takip ediyoruz. Vicdanları rahatlatacak, toplumda devleti olan güveni güçlendirecek, özellikle de cezasızlık algısının önüne geçecek adımları meclisimizle iş birliği içinde mutlaka ama mutlaka atacağız. 18 Eylül’de başarı ödüllerini takdim ettiğimiz ülkemizi yurtdışında gururla temsil eden müteahhitlerimizi buradan bir kez daha kutluyorum. Firma sayısı itibariyle Çin’den sonra ikinci sırada olduğumuz bu sektörde inşallah gelirlerimizi de hak ettiği seviyelere getireceğiz. 85 milyonun emniyeti, huzuru, ülkemizin birlik ve beraberliği için fedakarca çalışan güvenlik kuvvetlerimizle gurur duyuyoruz. Jandarma ve Emniyet Teşkilatımızın emrine verdiğimiz 7204 yeni aracın özellikle asayiş ve trafik hizmetlerinde kendilerine çok ciddi kolaylık sağlayacağına inanıyorum. Her zaman söylüyorum bizim polisimiz jandarmamız askerimiz vatandaşımıza karşı müşrik ama suç işleyenlere suçta kibirlenenlere karşı daima tavizsiz olmalıdır. Vazifesini hakka, hukuka, ahlakı uygun şekilde icra eden tüm güvenlik görevlilerimizin Türkiye Cumhurbaşkanı olarak her zaman yanındayım. Bu vesileyle geçtiğimiz günlerde kalleşçe şehit edilen polis memurumuz Şeyda Yılmaz’ın şahsında tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.
Yeni araçlarımızı emniyet ve jandarma ekiplerimize tekrar hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyoruz. Liglerimizin başlamasıyla birlikte Süper Lig futbol kulüplerimizin bir kısmını ve Türkiye Futbol Federasyonu yönetimini külliyemize kabul ettik. Bu sene tüm liglerimizde rekabet, centilmenlik ve fair play seviyesi yüksek bir futbol şöleni izlemeyi arzu ediyoruz. Bu konuda tüm futbol kulüplerimizden, tüm yönetici ve sporcularımızdan azami hassasiyet bekliyorum. Dün 37. Erkekler Cumhurbaşkanlığı kupasıyla açılışını yaptığımız basketbol gelişim merkezimizin de Türk basketboluna ve gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Aziz Milletim, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kuruluna iştirak etmek üzere gittiğimiz New York’ta 4 gün boyunca oldukça verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Düşünce kuruluşlarından, Türk Amerikan toplumu temsilcilerine, uluslararası yatırımcılardan, devlet ve hükümet başkanlarına kadar çok çeşitli kesimlerle bir araya geldik. Bu kapsamda İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler ve yine Bizans Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Anadolu, Pakistan, Irak, Lübnan, İtalya, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı ile verimli istişarelerimiz oldu.
‘DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR’
2021 yılında hizmete açtığımız Birleşmiş Milletler’in tam karşısındaki Türk Evi binamız, bu yılda görüşmelerimize ev sahipliği yaptı. Birleşmiş Milletler’le birlikte, Türk Evi’miz de küresel diplomasinin nabzının arttığı merkezlerden biri haline geldi. New York’u her ziyaretimizde görenleri kendine hayran bırakan böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Ana Muhalefet Partisi’nin devrik eski genel başkanının Türk Evi’nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türk Evi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz gibi 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı da milletin evi gibi Türk milletinin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz. Türkiye’nin başarılarına sevinmek yerine bundan gocunanları bugün bir kez daha milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Değerli arkadaşlar, 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap ettim. Hitabımda İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektim. Küresel barış ve güvenliğin beş ayrıcalıklı ülkenin keyfine bırakılmaması gerektiğini dünya beşten büyüktür şiarımızla tekrar ifade ettim.
BM Genel Kurulu’nun 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır. Bir avuç radikal Siyonist bölgeyi ateşe atmaktadır.
’30 TON İNSANİ YARDIM MALZEMESİ ÇARŞAMBA GÜNÜ BEYRUT’A ULAŞTI’
Yine konuşmamızda Türkiye’nin dış politika vizyonuna dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık. Tüm görüşmelerimde yaklaşan kış mevsimi öncesinde insanlık olarak Filistin halkına yönelik yardımlarımızı artırmamız gerektiğini dile getirdim. Gerek genel kurul salonunda, gerekse daha sonraki görüşmelerimizde aldığımız tepkiler son derece olumluydu. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi haline gelmiştir. Bundan ülkemiz ve milletimiz adına onur duyuyoruz. Biz New York’tayken İsrail, Lübnan’a yönelik saldırılarını daha da artırdı. Son iki haftada İsrail’in saldırılarında aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. İsrail saldırılarında vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, Lübnan halkına tekrar taziyelerimi iletiyorum. Lübnan Başbakanı Sayın Mikati ile görüşmemizde Türkiye’nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut’a ulaştı. Güvenlik şartları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz. Tabi İsrail’in sivil asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Şimdiden 1 milyona yakın Lübnanlı sivil yerlerinden edildi. Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız zor koşullara rağmen sahadalar insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas halinde.
Siyonist lobinin şahsımıza hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. Ne pahasına olursa olsun, bugüne kadar hakkı haykırmaktan çekinmedik, hiçbir zamanda çekinmeyeceğiz. İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’e karşı insanlık ittifakının kurulmadığı her gün bilinmelidir ki tehlike daha da büyüyecektir. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar eninde sonunda herkesin kapısını çalacaktır. Tıpkı DAEŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail’in saldırılarının etkileri katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacaktır.
‘DÜZENSİZ GÖÇÜ KAYNAĞINDA ENGELLEMEYE DÖNÜK ÇABALARIMIZ SÜRÜYOR’
Türkiye olarak insanlığın aynı yanlışa tekrar düşmesini istemiyoruz. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam alemini harekete geçmeye çağırıyoruz. Aziz milletim, bugünkü kabine toplantımızda İçişleri Bakanımızın, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın ve Ticaret Bakanımızın sunumlarını dinledik. Göç yönetimi ile ilgili yürütülen çalışmaları kapsamlı bir şekilde ele aldık. Düzensiz göçü kaynağında engellemeye dönük çabalarımız sürüyor. Ülkemizdeki sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerine dair eylem planımıza tüm paydaşlarla istişare içinde çalışıyoruz.
DENETİMLER SIKILAŞTIRILACAK
Her zaman söylediğimiz gibi, bu ülkeye bir daha Boraltan köprüsü utancını yaşatmadan, kardeşlik hukukumuza halel getirmeden, ülkemizin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermeden, bu hassas süreci çok boyutlu bir şekilde yönetiyoruz ve yöneteceğiz. Yeni düzensiz göç akınlarına karşı tedbirlerimizi de sınır ötesinde alıyoruz. 12. Kalkınma planımızla uyumlu olarak hazırlanan bölgesel gelişme ulusal stratejimizi yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Güney Doğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovası’na özel olarak odaklanacağız. Bu bölgelerimizde sulama yatırımlarını tamamlamayı, akıllı tarım uygulamalarına hızla geçmeyi, kırsal ekonomileri çeşitlendirmeyi ve turizm gelirlerini artırmayı hedefliyoruz. Özel sektörümüz için yerel kalkınma hamlesi teşvik programını da önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz. Bugün ayrıca ülkemizin ticari hayatını zehirleyen fırsatçılık sorununa karşı aldığımız tedbirleri masaya yatırdık. Vatandaşın rızkına göz dikenlere göz açtırmamakta kararlıyız. Fahiş fiyat artışı yapanlar ile etiket oyunlarıyla milletimizi kandırmaya çalışanlara karşı denetimlerimizi daha da sıkılaştıracağız.
Pek çok sektörde tamahkarlıktan kaynaklı fiyat köpüğünün yavaş yavaş ortadan kalktığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu daha da hızlanacaktır. Bu duygularla toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor. Bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.