Ekonomist Mustafa Durmuş, T24’te yayımlanan köşe yazısında enflasyon raporunda dikkat çekmeyen ama önemli olan iki konuya değindi. Durmuş, yüksek faiz oranlarının işçi sınıfı üzerindeki etkilerini ve ters getiri eğrisinin Türkiye ekonomisine olası sonuçlarını analiz etti.
“FAİZLER ARTTIKÇA ÜCRETLER DÜŞÜYOR”
Durmuş, faiz oranlarının artmasıyla birlikte işçi ücretlerinin milli gelirdeki payının düştüğünü belirtti. Faiz artışlarının, ekonomiyi durgunluğa sokarak işsizliğin artmasına yol açtığını, bu durumun da ücret seviyelerini baskıladığını vurguladı.
Dün açıklanan üçüncü enflasyon raporu, ekonomi yönetiminin enflasyon konusundaki tutumunu büyük ölçüde koruduğunu gösterdi. Ancak Durmuş’a göre, raporda enflasyonun nasıl düşürüleceğine dair ikna edici bir bilgi bulunmuyor. Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın yılsonu enflasyonunu yüzde 34-42 aralığında öngörmesine rağmen, 2025 ve 2026 yılları için sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 hedefleri belirlenmiş durumda.
“REEL İŞÇİ ÜCRETLERİ DÜŞÜYOR”
Rapordaki bir grafik, reel işçi ücretlerinin 2021’den bu yana verimlilik artışının gerisinde kaldığını gösteriyor. Durmuş, bu veriye dikkat çekerek, işçilerin ekonomik büyümeden pay alamadığını belirtti. Ekonomik büyüme sürerken, kârlar artıyor fakat ücret artışları yetersiz kalıyor.
TERS GETİRİ EĞRİSİ UYARISI
Raporda, ekonomi basınının gözden kaçırdığı bir diğer önemli nokta ise Devlet İç Borçlanma Senetlerinin vadelerine göre getirilerindeki terslik. Durmuş, kısa vadeli Hazine kâğıtlarının getirilerinin uzun vadeli olanlardan daha yüksek olmasının, ekonomide bir resesyon beklentisine işaret ettiğini söyledi.
Ekonomistlere göre, getiri eğrisi tersine döndüğünde ekonomi durgunluk riski taşır. Durmuş, bu durumun Türkiye ekonomisi için ciddi bir tehlike oluşturduğunu vurguladı. Türkiye’de getiri eğrisinin tersine dönmesinin, finansal sistemin zayıfladığına ve ekonomik büyüme beklentilerinin düştüğüne işaret ettiğini belirtti.
“SANAYİ VE FİNANS SERMAYESİ ARASINDA ÇATIŞMA”
Durmuş, faizlerin teknik bir mesele olmaktan çıkıp, sanayi ve finans sermayesi arasında bir bölüşüm kavgasına dönüştüğünü söyledi. Faizlerin yüksek kalması durumunda sanayi sermayesinin kârının finans sermayeye aktarılacağını, faizlerin düşürülmesi durumunda ise sıcak para akışının azalacağını ifade etti.
Sonuç olarak, Durmuş, yüksek faizlerin işsizliği artırarak geniş kitlelerin yoksullaşmasına, düşük faizlerin ise yüksek enflasyona yol açarak derin yoksulluk getireceğine dikkat çekti. Çözümün ise bu çelişkileri barındıran sisteme son vermekte olduğunu belirtti.